Bireysel terapiler, çift ve aile terapileri üzerine her ne kadar aynı eğitimleri alsak da “her yiğidin bir yoğurt yiyişi” olduğu gibi, uygulamada her uzmanın farklı ve diğerlerinden ayrışan bir tarzı olduğunu düşünüyor ve gözlemliyorum. Ben burada biraz kendi yol ve yöntemimden bahsetmek istiyorum…
Evli danışanlarımdan detaylı bir anamnez alırım öncelikle. Hem bireysel hikayelerini, hem de ilişki ve evliliklerinin hikayesini dinlerim ayrı ayrı. Çiftlerden biri (genellikle kadın) ilk adımı atıp, yolunda gitmeyen durumlar için psikolojik destek talep eder. Öncelikle onu dinler, daha sonra çifti bir arada dinler ve gözlemlerim. Aileyi bir sistem kabul ettiğimiz için, o sisteme özgü sorular ve yanıtlar ararım, genelleme/kıyaslama yapmadan. Bir başka aileye iyi gelen, onlara iyi gelmeyebilir çünkü. Her ailenin dinamikleri, problemlerle baş etme yöntemleri ve çözüm yolları farklıdır. Bu nedenle aileye özel değerlendirme yapmak ve çözüm bulmak gerekir. Ardından, neyi problem olarak getirdiklerine bakarım. Ne gerçekleştiğinde (sistemin) iyileştiğine inanırlar ve terapilerden fayda gördüklerini düşünürler? “İyileşme” hali, bizim görüp algıladığımızla değil, danışanların onu nasıl tanımladığıyla alakalıdır elbette. Bu, işin en can alıcı kısmıdır ve net bir şekilde çerçevelenmesi gerekir.
Seanslarda çiftin, kendilerinin ve eşlerinin duygu-düşüncelerini, hem kendi seslerinden hem de eşlerinden duymalarını sağlarım. Amacım, ne istediklerini ve birbirlerinden beklentilerini “yeniden” dinlemeleri ve anlamalarıdır. Aile içinde çatışmalar yaşanırken, psikolojik savunma mekanizmaları devreye girer. Bazen gerçekten duy(a)maz ve gör(e)mez insan yanıbaşında söylenenleri ve olup bitenleri. Bu nedenle gerçeklerle yüz yüze gelmek de, bir uzman yardımıyla daha kolaylaşacaktır.
Bireysel psikolojik problemler çözülmeden, ailenin/sistemin düzelmesini beklemek de gerçekçi ve kalıcı bir yöntem değildir. Bu yüzden var olan psikiyatrik problemlerin de bu süreçte çözümlenmesi gerekir. İnsanın kendi adına psikolojik/psikiyatrik yardım talep etmesi, buna ihtiyacının olduğunu fark etmesi ve ifade etmesi kolay olmayabilir. Aile terapileri üzerinden gidildiğinde, bireysel sorunlar hakkında da konuşmak kolaylaşır ve tedavi isteği oluşur. İlişkilerinin/evliliklerinin neticesi ne olursa olsun çiftler, terapi sürecini bir fırsat görüp psikiyatrik muayene olma imkanı bulurlar. Eş olmanın yanı sıra, varsa çocukları için de ebeveyn olarak gelişimleri ve psikolojik durumları hakkında bilgi/destek almış olurlar.
Bir de yaşanan problemlerin kaynağını görme konusunda bilgilenir ve sorunlarla baş etme mekanizması geliştirirler. Çiftlerden yalnızca birinin danışmanlık/terapi almasıyla kendisinde meydana gelecek pozitif değişim, sistemi etkileyeceği için ailede de hızlı bir değişim ve iyileşme görülür. Bu sebeple ailedeki her ferdin her halükarda kazanacağı ve fayda göreceği bir olgudur “aile danışmanlığı”.
İzlenen bu yol ve yöntem, ayrılmayı düşünen çiftler için de en doğru ve sağlıklı olanıdır. Eğer bireysel problemler ve ruhsal çatışmalar çözümlenmemişse, olası yeni ilişki ve evliliklerde de benzer sorunlar karşılarına gelecektir. Kişilikleriyle, ebeveyn rolleri ve anne-baba tutumları ile, çocuklar için de olumlu örnek olma ve sağlıklı (cinsel) kimlik kazanmaları adına iyi rol model kalabilmek için, bireysel terapilere ihtiyaç duyulabilir. Çocukların boşanma sürecini en az hasarla atlatmaları ve sonrasında onları bekleyen yeni yaşam koşullarına psikolojik yönden hazırlıklı olmalarını da sağlar terapiler.
Kız çocuğun anneyle, erkek çocuğun babayla kuracağı “özdeşim” için, onlarla sağlıklı ve tutarlı ilişki biçimi kurabilmek ve ayrılma gerçekleşse bile anne-babalık görevi hiç bitmeyeceğinden çocuklar için yapılacak en büyük iyilik, ebeveynin (başka yönlerde de olduğu gibi) psikolojik sağlık açısından da iyilik halini ve dayanıklılığı koruyabilmeleridir.
Bu açıdan “zaten boşanma arefesindeyim, eşimden ayrılacağım, psikoterapiye ve psikiyatrik muayeneye (bu saatten sonra) lüzum yok…” denilmemeli ve bir uzmandan destek almayı ihmal etmemelidir.
Benim gözlemim; aile terapileri sonrasında çiftler, hem bireysel olarak ruhsal olgunluk ve farkındalık kazanıyorlar, hem de psikolojik bağışıklıkları kuvvetlendiğinden gelecekte yaşanabilecek sorunlara karşı da öngörülü, hazırlıklı ve daha güçlü olabiliyorlar. Aynı zamanda yaşanan krizleri de fırsata çevirerek değerlendiriyorlar.
UZMAN PSİKOLOG
ÇİFT & AİLE TERAPİSTİ